Перевод: со всех языков на русский

с русского на все языки

kâr getirmek

См. также в других словарях:

  • kâr getirmek — bir şey para kazandırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kâr — is., Far. kār 1) Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı 2) İş 3) mec. Yarar, fayda Bundan benim hiçbir kârım yok. 4) ekon. Üretim faktörlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay 5) tic. Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • getirmek — e 1) Gelmesini sağlamak Dün bir deri bir kemik hâlinde eve getirip bırakmışlar. R. N. Güntekin 2) de Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak 3) i Erişmek veya eriştiğini sanmak Baharı getirdik. 4) nsz İleri sürmek Örnek getirmek. 5) nsz Sebep… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kâr bırakmak — kazanç getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karılamak — yaşlı saymak, ihtiyarlığa nispet etmek III, 324, 329 boylamak, karışlamak, arşınlamak, ölçmek I, 309; III, 324, 329 karlamak, ses çıkararak kar getirmek, III, 324 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • kapamak — i 1) Bir açıklığı örtmek için bir şeyi, açık yerin üzerine getirmek Hasan, yıldırımla vurulmuş gibi hemen kapıyı kapadı, kaçtı. H. E. Adıvar 2) Hava bulutlarla kaplanmak, sıkıntılı bir hâl almak 3) Bir şeyin görünmesine engel olmak Bu yapı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şeneltmek — i Şenelmiş duruma getirmek, meskûn kılmak Fakat bu havalar böyle giderse zor şeneltiriz biz bu sergiyi. Şu anda dışarıda lapa lapa kar yağıyor. B. R. Eyuboğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»